with the best

  1. eşsiz, eşi az bulunur, en iyisi/yeteneklisi ile boy ölçüşür.
    He can play bridge with the best :
    Briç oynamakta eşi az bulunur (en iyi oyuncu ile boy ölçüşür).
    She can swim with the best.
    He can lie with the best: Yalancılıkta eşsizdir.
    keep up wit the best of them: en iyi dereceyi korumak, en iyileriyle boy ölçüşmek.
en iyileriyle rekabet edebilir durumda olmak Verb
bir şeyi iyi niyetle yapmak Verb
yüksek sosyeteyle düşüp kalmak Verb